Günümüzde birçok kişi finansman ihtiyacını karşılamak isterken “faizsiz bir yol mümkün mü?” sorusuna cevap arıyor. Bu sorunun cevabı, İslam ekonomisinin kadim uygulamaları arasında yer alan murabaha ile geliyor.
Murabaha Nedir?
Murabaha, katılım bankalarının birey veya işletmelere sunduğu faizsiz finansman modelidir. Bu yöntemde kazanç, bir para alışverişinden değil; malın satışından doğan kârdan elde edilir. Yani temelinde “faiz” değil, “ticaret” vardır.
Nasıl İşler?
- Müşteri almak istediği malı belirler.
- Katılım bankası bu malı satıcıdan peşin olarak satın alır.
- Ardından bu malı, müşterisine maliyet + kâr esasına göre vadeli olarak satar.
Burada bankanın kazancı, malın vadeli satışından elde ettiği kârdır. Dolayısıyla bu işlem, İslam hukukuna uygun bir ticaret akdidir.
Bir Örnekle Açalım:
Ahmet Bey, 100.000 TL değerinde bir araç almak istiyor.
Katılım bankası aracı satın alıyor ve Ahmet Bey’e 110.000 TL’ye taksitli olarak satıyor.
Ahmet Bey araca hemen sahip oluyor ve ödemesini vade boyunca yapıyor.
Bu işlemde faiz değil, malın kârla satışı vardır.
“Vadeli Satış Faiz midir?”
Hayır.
İslam hukukunun yüzlerce yıllık mirası bunu açıkça ayırır.
Faiz (ribâ): Karşılıksız, risksiz, sömürüye açık kazançtır.
Vadeli satış (bey’ bi’t-te’cil): Mal teslimi yapılan, tarafların rızasına dayanan bir alışveriştir.
Bu ayrımı İmam Serahsî’den İbn Rüşd’e, Mecelle’den AAOIFI standartlarına kadar bütün klasik ve modern kaynaklar destekler.
Peki Ya Şu Fark Ne?
- Faizde: Para verirsiniz, fazlasını alırsınız.
- Murabaha’da: Mal verirsiniz, bedelini vadeli olarak alırsınız.
İkisini karıştırmak sadece terimsel bir yanlışlık değil; aynı zamanda İslam iktisat geleneğine karşı bir haksızlıktır.
Özetle:
Katılım bankaları sana nakit vermez, mal alıp satar.
Bu bir ticaret akdidir, faizli işlem değildir.
İslam’da yasaklanan, ticaret değil, karşılıksız kazançtır.
Eleştirilerin olabilir. Bu kıymetlidir. Ama her şeyi “bu da faiz” diyerek kestirip atmak, hem eksik bir bakış açısıdır hem de tartışma kültürüne zarar verir.